Feb 11, 2015 19:45
9 yrs ago
English term
land
English to Turkish
Social Sciences
History
Kanuni Süleyman'ın ünlü mektubundan:
"...Suleiman Sach, son of Selim Sach, invincible Emperor, I am the ruler of rulers and a wonder among men, the legitimate sovereign of all the realms on the face of the earth, the shadow of God over the two lands, of the White Sea and the Black Sea, of Romania and Natalia, of Karamania and Greece, of the countries of Dulkadir and Dyarbakir, of Kurdistan and Azerbaijan, of Persia and Damascus, Aleppo and Cairo, Mecca and Medina and Jerusalem, of all the lands of the Arabs and the Yemeni, of the Tartars and many other places..."
İnternette yer alan üç aşağı-beş yukarı aynı, artık oturup yerleşmiş Türkçe aslında "yeryüzündeki" şeklinde oturmuş gibi gönüyor. Bunlardan biri şöyle:
"Ben ki, Sultanlar sultanı, hakanlar hakanı hükümdarlara taç veren Allah’ın yeryüzündeki gölgesi, Akdeniz’in ve Karadeniz’in ve Rumeli’nin ve Anadolu’nun ve Karaman’ın ve Rum’un ve Dulkadir Vilayeti’nin ve Kürdistan’ın ve Azerbaycan’ın Acem’in ve Şam’ın ve Halep’in ve Mısır’ın ve Mekke’nin ve Medine’nin ve Kudüs’ün ve bütün Arap diyarının ve Yemen’in ve daha nice memleketlerin ki, yüce atalarımızın ezici kuvvetleriyle fethettikleri ve benim dâhi ateş saçan zafer kılıcımla fetheylediğim nice diyarın sultanı ve padişahı Sultan Bayezıd Hân'ın torunu, Sultan Selim Hân'ın oğlu, Sultan Süleyman Hân’ım."
Buradaki "two lands"i ben de "yeryüzü" mı alayım, bilemedim. Bunun dışında en uygunu "kıta" olurdu ancak Süleyman zamanda 3 kıtaya yayılmıştı İmparatorluk. Ne denebilir buradaki "two lands" için?
Önerileriniz için şimdiden teşekkür ederim.
"...Suleiman Sach, son of Selim Sach, invincible Emperor, I am the ruler of rulers and a wonder among men, the legitimate sovereign of all the realms on the face of the earth, the shadow of God over the two lands, of the White Sea and the Black Sea, of Romania and Natalia, of Karamania and Greece, of the countries of Dulkadir and Dyarbakir, of Kurdistan and Azerbaijan, of Persia and Damascus, Aleppo and Cairo, Mecca and Medina and Jerusalem, of all the lands of the Arabs and the Yemeni, of the Tartars and many other places..."
İnternette yer alan üç aşağı-beş yukarı aynı, artık oturup yerleşmiş Türkçe aslında "yeryüzündeki" şeklinde oturmuş gibi gönüyor. Bunlardan biri şöyle:
"Ben ki, Sultanlar sultanı, hakanlar hakanı hükümdarlara taç veren Allah’ın yeryüzündeki gölgesi, Akdeniz’in ve Karadeniz’in ve Rumeli’nin ve Anadolu’nun ve Karaman’ın ve Rum’un ve Dulkadir Vilayeti’nin ve Kürdistan’ın ve Azerbaycan’ın Acem’in ve Şam’ın ve Halep’in ve Mısır’ın ve Mekke’nin ve Medine’nin ve Kudüs’ün ve bütün Arap diyarının ve Yemen’in ve daha nice memleketlerin ki, yüce atalarımızın ezici kuvvetleriyle fethettikleri ve benim dâhi ateş saçan zafer kılıcımla fetheylediğim nice diyarın sultanı ve padişahı Sultan Bayezıd Hân'ın torunu, Sultan Selim Hân'ın oğlu, Sultan Süleyman Hân’ım."
Buradaki "two lands"i ben de "yeryüzü" mı alayım, bilemedim. Bunun dışında en uygunu "kıta" olurdu ancak Süleyman zamanda 3 kıtaya yayılmıştı İmparatorluk. Ne denebilir buradaki "two lands" için?
Önerileriniz için şimdiden teşekkür ederim.
Proposed translations
(Turkish)
Proposed translations
+1
40 mins
English term (edited):
two lands
Selected
Avrupa ve Asya
İki kıtanın merkezi İstanbul kabul ediliyor
http://en.wikipedia.org/wiki/Ottoman_dynasty
These titles were known in Ottoman Turkish respectively as Hünkar-i Khanedan-i Âl-i Osman, Sultan us-Salatin and Khakan (the latter enlarged as Khakan ül-Berreyn vel-Bahreyn by Mehmet II, Bayezid II and Selim I, meaning "Khan of Khans of the Two Lands (Europe and Asia) and the Two Seas (Mediterranean and Indian)").
http://en.wikipedia.org/wiki/Ottoman_dynasty
These titles were known in Ottoman Turkish respectively as Hünkar-i Khanedan-i Âl-i Osman, Sultan us-Salatin and Khakan (the latter enlarged as Khakan ül-Berreyn vel-Bahreyn by Mehmet II, Bayezid II and Selim I, meaning "Khan of Khans of the Two Lands (Europe and Asia) and the Two Seas (Mediterranean and Indian)").
Note from asker:
Teşekkürler. |
Peer comment(s):
agree |
Cagdas Karatas
: Süleyman'ın dönemi düşünüldüğünde "Avrupa ve Asya" hatta "Avrasya" demekte bir beis yoksa ikisi de kullanılabilir. Kastedilen kesinlikle bu iki kıta yalnız, eminim.
4 hrs
|
4 KudoZ points awarded for this answer.
+2
5 mins
iki cihanda
...
Peer comment(s):
agree |
Recep Kurt
: "iki cihanın hakimi olan Allah'ın yeryüzündeki gölgesi" tam oturur bence
12 hrs
|
Teşekkür ederim, evet yazdığınız şekilde tam oturur
|
|
agree |
Zeki Güler
16 hrs
|
Teşekkür ederim
|
17 mins
alem
İki cihan günlük konuşmada kulağımızın daha alışkın olduğu bir tabir olsa da, cihandan ziyade "alem" olması gerektiğini düşünüyorum.
"Allah'ın her iki alemin üstündeki gölgesi"
Alem: Kur'an'da, Allah'ın dışında olan ve her parçası Allah'a şahidlik eden varlık bütünü. Evren, insanlık ve yaratılmışlar dünyası anlamlarında da kullanılır.
Cihan ise evren ve Dünya (gezegen olarak) anlamlarında kullanılıyor ve iki evren ya da iki Dünya çok mantıklı değil gibi.
Two lands ile kastedilenin Allah'ın yarattığı yer ve gök kubbeler olduğunu düşünüyorum.
"Allah'ın her iki alemin üstündeki gölgesi"
Alem: Kur'an'da, Allah'ın dışında olan ve her parçası Allah'a şahidlik eden varlık bütünü. Evren, insanlık ve yaratılmışlar dünyası anlamlarında da kullanılır.
Cihan ise evren ve Dünya (gezegen olarak) anlamlarında kullanılıyor ve iki evren ya da iki Dünya çok mantıklı değil gibi.
Two lands ile kastedilenin Allah'ın yarattığı yer ve gök kubbeler olduğunu düşünüyorum.
21 mins
Memleket / Ülke
Derdim!
1 hr
Arap ve Acem
Bu anlamda olabilir, Arap ve Acem Yani müslüman toprakları ve onun dışındakiler anlamındadır. Iran ve Arap anlamında değildir. O zamanlar bir Aarap toprakları bir de müslüman olmayan topraklar vardı = Acem.
Selam,
Aziz
Selam,
Aziz
10 hrs
English term (edited):
the shadow of God over the two lands
yer(ler)in ve göklerin hakimi olan Allah'ın yeryüzündeki gölgesi
Üç kıta söz konusu, dolayısıyla bunlardan sadece ikisini kastetmiş olamazlar, kaldı ki "sovereign of all the realms on the face of the earth" deniyor zaten... İngilizce'ye çeviri hatası olabilir belki :)
Discussion
O zamanların mektup yazma raconu o şekilde, ne kadar çok sıfatın varsa, o kadar iyi :)
Yukarıda referans verdiğim mektup metninin Türkçesinde virgül var: "...Ben ki sultanların sultanı, hakanların başı, krallara taç giydiren, Allah'ın
yeryüzündeki gölgesi ve..."
http://cihanhukumdari.istanbul.edu.tr/Kanuni-Sultan-Suleyman...
Tuğradan sonraki kısımda kendinden bahsediyor: "Moi, qui suis le sultan des sultans, le souverain des souverains, le distributeur des couronnes aux monarques de la surface du globe, l'ombre de Dieu sur la terre..."
Google translate bile diyor ki: I, who am the Sultan of Sultans , the sovereign of sovereigns, the distributor of crowns to the monarchs of the earth's surface , the shadow of God on earth" - Fransızca bilen arkadaşlar düzeltsin lütfen...
Ref: http://atilyav.free.fr/image/severcan.pdf
..“Fransa kralı, Sultan Süleyman’ın saâdet sarayının eşiğine bağlılığını bildirip,
kuvvet ve kudretin sığınağına tabi olduğunu açıklaması üzerine, onu İspanya kralının
elinden kurtarmak üzere verilen sözün yerine getirilmesi Büyük Mohaç Seferi’nin
başlıca sebebi oldu.
Hristiyan dünyasının “kurune” dedikleri çok önemli bir “taçları” vardı. Bu tacı
teb’asının ve askerinin çokluğu, gücünün ve kudretinin büyüklüğü ile meşhur olan
krallar giyerdi. Kurune’yi giymiş olan krala artık meliklerin meliki, sultanların sultanı
anlamına gelen “Cesar” (23a) derlerdi. Uzun zamandır bu taç, sahip oldukları güç ve
kudret sebebiyle Alman krallarına aitti. Hayli zaman sonra Alman kralları eski güç ve
kudretlerini yitirmişler, gül bahçelerine hazan mevsimi gelmiş ve ihtişamları solmuştu.."
;)
Ancak şimdi Zeki Bey'in de Hülya Hanım'la aynı fikirde olduğunu görüyorum. Önce, metindeki ünvanların kime ait olduğu konusunda anlaşalım. Bir önceki yazdığınızdan, metindeki unvanların, sıfatların Süleyman'a ait olduğu konusunda hemfikir olduğumuzu anladım. Şimdi ikiye iki olduk. :)
Bakalım, belki başkaları da bu konuda yorumda bulunur. En son görüş birliğine varırız umarım.
Ref: http://goo.gl/8gBOq8
ile O'nun yeryüzündeki gölgesi ...
Gerisi Sultan Süleyman'ın sıfatları: Şuranın buranın sultanı, Beyaz'ın torunu, Selim'in oğlu...vs.
Ayrıca, Taç veren/giydiren ifadesi "Taç lütfeden/bahşeden (Allah)" şeklinde okunduğunda daha net anlaşılır.
Siz, METİNDEN "yer(ler)in ve göklerin hakimi" olduğuna nerden ulaştınız? :)
"Ben sultanlar sultanı, hakanlar hakanı, hükümdarlara taç veren/giydiren, Allah'ın yeryüzündeki gölgesi Sultan Süleyman"
"Hazret-i İzzet cellet kudretühû ve allet kelimetühûnün inâyeti ve mihr-i sipihr-i nübüvvet ahter-i burc-i fütüvvet pîşvâ-yı zümre-i enbiyâ muktedâ-yı fırka-i asfiyâ Muhammed Mustafa’nın sallallâhü aleyhi ve sellem mu‘cizât-ı kesîretü’l-berekâtı ve dört yârının ki Ebûbekir ve Ömer ve Osmân ve Ali’dir rıdvânullâhi aleyhim ecma‘în anların ervâh-ı mukaddesesi mürâfakati ile"
"Sultanlar sultanı, hakanlar hakanı hükümdarlara taç veren Allah’ın"
şeklinde de okunabilir ancak İngilizce çevirideki "I am the ruler of rulers" için ister "sultanlar sultanı" ister "hakanlar hakanı" deyin, Sultan Süleyman olduğu, başka bir okumaya ve yoruma yer bırakmayacak kadar açık. İngilizce çeviri eksik veya fazla olabilir, ancak "Sultanlar sultanı, hakanlar hakanı (...) Allah’ın" için, bu sıfatları Sultan Süleyman'a yükleyecek kadar yanlışa düşülmemiştir sanırım.
Ya yazarın unvanlara bu şekilde vurgusu beni daha baştan yanlış yönlendirdi ya da Türkçe aslını hepimiz aynı okumuyoruz. Ben hep şöyle okudum:
"Ben ki,
Sultanlar sultanı,
hakanlar hakanı,
hükümdarlara taç veren, (başka bir versiyonda: 'krallara taç giydiren')
Allah’ın yeryüzündeki gölgesi,
Akdeniz’in ve Karadeniz’in,
......
fetheylediğim nice diyarın sultanı ve padişahı,
Sultan Bayezıd Hân'ın torunu,
Sultan Selim Hân'ın oğlu,
Sultan Süleyman Hân’ım."